TR
  • English
  • Türkçe
  • gör

    Damsa Vadisi’nden ele geçen Prehistorik Dönem buluntularına göre, tarihi binlerce yıl öncesine giden Mustafapaşa’nın yerel halkı geçimlerini ticaretle sağlamıştır. Zamanla merkez gelişmiş ve 20. yüzyıl başında Mustafapaşa eğitim ve kültür kurumlarıyla, yeni sanat ve yaşam biçimleriyle Kapadokya’nın en modern yerleşimlerinden biri olmuştur. Osmanlı döneminde Ortodoks Hristiyanların ve Türklerin bir arada yaşadığı köyde farklılıklar Mustafapaşa köyünün kültürel bileşenleri olmuştur. Mustafapaşa’daki Hristiyanlar köyde 30’dan fazla ibadet alanı inşa etmiştir.

    Konaklar

    Konakların çoğu Ürgüplü taş ve duvar ustaları tarafından yapılmıştır. Ustaların mahareti, günümüzde evlerin halâ sağlam biçimde ayakta kalmasıyla kendini göstermektedir. Konakların yapılışında farklı ustalar ve çevreler belirleyici olsa da, konakların kendine has mimari özelliklerine baktığımızda bu yapıların onları yaptıran kişilerin etkilerini taşıdıkları anlaşılmaktadır. Bölgede bulunan 30 civarı konak, size tarihi bir yolculuk hissi yaşatacaktır.

    Eskilerin Bir Haberleşme Yolu: Kapı Tokmakları

    Konakları gezerken kapı tokmaklarını da incelemeyi unutmayın. Mustafapaşa’daki dikkat çeken kapıların pek çoğu, 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılan evlerin ana giriş bölümünde karşımıza çıkar.

    Bu tokmaklar incelendiğinde, tokmakların birer haberleşme aracı olmasının dışında başka işlevleri olduğuna da şahit oluruz. Tokmakların üzerinde kurgulanan desenler, tasvirler ve süslemeler vasıtasıyla ev sahibi adeta yaşadığı bölgedeki varlığını dile getirmiştir. Böylece tokmaklar, ev sahibinin bir bütün olarak kendini toplum içinde konumlandırmasına imkân vermiştir. Kişinin ekonomik durumu, sosyal statüsü ve dini inançları gibi pek çok özelliği tokmaklardaki sembollere yüklenmiştir. 

    Bunun yanında, 19. yüzyılın sonlarında bir Osmanlı paşası tarafından yaptırılan Mehmet Şakir Paşa Medresesi’nin ahşap kapısı tek başına tüm ihtişamıyla köye gelenlere selam verir.

    Mehmet Şakir Paşa Medresesi

    Mustafapaşa'nın en önemli ve görkemli Osmanlı eseri olan yapı, kitabesine göre 1899 yılında Mısırlı Mehmet Şakir Paşa tarafından yaptırılmıştır. Medrese sonraları konak ve atölye gibi çeşitli alanlarda kullanılmıştır. Günümüzde ise, Kapadokya Üniversitesi’nin eğitim binası olarak hizmet vererek orijinal eğitim işlevini sürdürmektedir.

    Medresenin, yapıldığı dönemde örneklerine az rastlanan bir ihtişama sahip olan taç kapısı bölgedeki taş oyma ustalarının başyapıtı olma özelliğindedir. Üzerinde bitki kabartma motiflerinin olduğu çift kanatlı ahşap kapının etrafındaki taştan yapılmış kademelendirilmiş kemerler, sütunçeler ve duvar yüzeyinin tamamı geometrik kabartmalarla bezenmiştir.

    Şeyh Ali Camii

    Mustafapaşa’daki camiler içinde orijinal kitabesi ve banisi bilinen tek camidir. Mescidin özgün minaresi, tıpkı köydeki diğer iki camide olduğu gibi (Cami-i Kebir ve Sipahi Camii) köşk minare şeklindedir ve yapının güneydoğu köşesinde yer almaktadır.

    Cami-i Kebir

    Günümüzde ibadete açık olan cami, köyde merkezi bir konumda yer almaktadır. Bugün caminin iki minaresi olup bunlardan biri orijinal olduğu düşünülen "köşk minare"; diğeri ise 1976 yılında inşa edilen modern minaredir. Köşk minare, caminin hariminin güneydoğu köşesinde bulunmaktadır. Minarenin, dört sütun üzerine oturan sivri kemerlerin olduğu dairesel bir üst örtüsü vardır. Onun üzerinde, ucunda yan duran bir Hilal alemi olan altıgen kübik bir külah yer almaktadır. Bu tarz minarelere minbere benzerliğinden dolayı "minber minare" de denilmektedir. Bunlara Kapadokya bölgesinde özellikle Kayseri, Nevşehir ve Kırşehir'de 19. yüzyılda yapılmış pek çok cami ve mescitte rastlanmaktadır.

    Aziz Basileios Kilisesi

    Aziz Basileios Kilisesi, farklı bölümlerden oluşan bir yapı topluluğu şeklindedir. Kilise, vadinin üst kısmındaki yamaçta, günümüz toprak seviyesinin altındaki kayaya oyulmuş farklı kotlardaki mekânlardan oluşmaktadır. Aziz Basileios Kilisesi, özellikle bünyesinde barındırdığı duvar resimleriyle gerek Mustafapaşa’da gerekse bölgedeki Osmanlı döneminde yapılmış diğer kiliseler arasında özel bir yere sahiptir.

    Yapıya ismini veren aziz, “Kapadokyalı Babalar” olarak bilinen isimler arasında en iyi tanınan ve grubun en yaşlısı olan “Kayserili Büyük Basileios”tur.

    Aziz Nikolaos Manastır Kilisesi ve Etrafındaki Diğer Kiliseler

    Mustafapaşa’nın güneyinde, merkeze oldukça yakın bir konumda olan Aziz Nikolaos Manastırı, Dere Sokak’ı izleyen yoldan ulaşılan Manastır Vadisi’nde yer almaktadır. Manastır Vadisi’ndeki en önemli dinî yapı olan Aziz Nikolaos Manastırı, köy halkının büyük önem verdiği Aziz Nikolaos’a ithaf edilmiş bir yapı topluluğudur.

    Aynı isimde farklı azizler olsa da Ortodoks inancında en çok saygı gören Nikolaos, kültü 9. yüzyıl sonrasında yaygınlaşmaya başlayan, anma günü 6 Aralık olan ve Myra piskoposluğu yapmış azizdir. Sadece Sinasoslu Hristiyanların değil tüm Hristiyan dünyasının en çok saygı gören azizlerinden biri olan Aziz Nikolaos, zamanla Batı dünyasında “Santa Claus” ismiyle tanınan bir figüre dönüşmüştür.

    Aziz Nikolaos Manastırı, 19. yüzyılda Sinasos halkının sadece dinî yaşamında değil sosyal yaşamında da çok önemli bir yere sahipti. Kilisenin avlusunda bulunan şadırvan şeklindeki çeşmeden akan suyun şifalı olduğuna inanılmaktadır. Hristiyanların yanı sıra Türkler de hastalıklarından arınmak için şadırvana gider ve şifalı sularından içerlerdi.

    Konstantin ve Helena (Eleni) Kilisesi

    Kilise, geçmişte pazar ayinleri ve bayramların yanı sıra; okul törenleri, piskoposun konuklarını karşılama törenleri, sultanın sağlığı ya da ordunun başarısı için dua okuma törenleri için de kullanılmıştır. Günümüzde ziyarete açık olan kilise, çeşitli kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır.

    Maraşoğlu Köprüsü

    Maraşoğlu Köprüsü, Osmanlı dönemindeki adlarıyla Gavras ile Yeni Mahalle isimli iki mahalleyi birbirine bağlayan taş bir köprüdür. Üç sivri kemerli, kesme taştan yapılmış olan, 16 metre uzunluğunda ve 2,5 metre genişliğindeki köprünün duvarları farklı dönemlerde onarım görmüştür. Günümüzde de köprü, iki mahalleyi birbirine bağlayan en kestirme yol olarak kullanılmaktadır.

    Köprünün üzerinde yer alan kitabenin ilk satırında, “Yaptıran Maraşoğlu Vasil” anlamına gelen Osmanlıca yazıt; sonraki altı satırda ise Yunanca “İki ayrı parçayı birleştiren bir bağlantı gibi/Bir kasabanın iki bölgesini birleştiriyorum. /Ancak şanlı bir zaferin takı gibi de/Aziz bir hemşerimizin erdemini ölümsüz kılıyorum. /Vasilios Maraşoğlu’nun ruhu şad olsun.” yazıtı yer almaktadır.

    Çeşmeler

    Geleneksel Türk çeşmeleri genel olarak, kemerli bir niş içerisindeki lüleli bir ayna taşı ve önünde, zemine yerleştirilmiş bir tekneden oluşmaktadır.  Tek cephede ve tek musluklu olarak tasarlanan çeşmelerin yanı sıra, çevresi açık çeşmelerde diğer cephelere birden fazla musluğun dağıtıldığı çeşmeler de vardır. Mustafapaşa’daki çeşmelerin yanı sıra Ürgüp’teki tarihî çeşmelere bakıldığında bu yapılarda işlevselliğin ön planda tutulduğu ve estetik kaygının ikinci plana atıldığı anlaşılmaktadır. Süsleme, belirli ve sınırlı bir program çerçevesinde uygulanmıştır. Mustafapaşa'da günümüzde aktif olan ve görülebilecek bazı önemli çeşme yapıları Seyyid Mustafa Paşa Çeşmesi (Cami-i Kebir Mustafa Paşa Çeşmesi), Yukarı Mahalle Çeşmesi ve şadırvan çeşme olarak da bilinen Meydan Çeşmesi olarak sıralanabilir.